Zaman hiç durmaz tıpkı bir akarsu
gibi hızlıca, yalnızca varacağı yöne akar ,aldırmaz sana umursamaz, tökezlediğinde ayakların, seni
beklemez ,sen zamanını içindesin o senin varlığının dışında çünkü, saniyeler
dakikalara dakikalar saate dönüşür saatler güne günler aylara dönüştüğü gibi…
Acımasızdır her zaman kısıtlıdır,hep
tek kullanımlıktır aldığın nefes kadar kısa
Doğduğun zamanı hatırlıyor musun bir
söz vermiştin hani,bir çok söz verdik ya neyse!nerede olursan ol kuralları asla
çiğnemeyecektin! asla zamanın ötesine geçmeyecektin!bunları neden düşünüyorum
şimdi,kendimi yoruyorum, ne gerek var ki? Ama hep sorular,ben cevaplamaktan
kaçtıkça etrafımı sarıyorlar.
Asık suratlar,memnuniyetsiz
insanlar,sokak başında bekleyen kara kedi, hep kasveti davet ediyorlar.
zihnime,uzaklaştırmak
istiyorum ayağım takılıyor ah bu taşlar…
İş çıkışı, yine korna seslerinden şehrin
akordu bozuluyor,ne tür bir yarışta olduğunun ayırdına varamamış insanlar
koşarken çarpıyor birbirine,arkalarına bakmadan devam ediyorlar gittikleri yöne,kim kimi kovalıyor kim kaçıyor,kim kör kim ebe,,
otomobiller,kaldırımlar, duraklar,en çok da çocuklar şaşırıyor
buna
Bugün dünden daha yorgun, ben
yorgunum ama herkes yorgun,
Dolmuş yine dolmuş,ben dolmuşum herkes dolmuş
Kalabalık kokuyor burası,camdan dışarıya bakıyor bir çift göz,Başımı yaslıyorum
yağmur damlalarının ıslattığı cama, gözlerimi kapatıyorum otobüs sarsılıyor, yasladığım
pencere çarpıyor başıma....
Ben uzaklaşıyorum,ruhum uzaklaşıyor bana,
sarılıyor omuzlarımdan beni çekiyor karanlığına...