expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

15 Aralık 2013 Pazar

Bir Gün




Şu çılgın yüreğime rağmen ,
Şu anda bulunduğum durum,
Sessizliğin esaretinde varlığını sürdürmeye mahkum,
Her defasında soruyorum kendime,
Ya, şimdi nereye,
Zamana bıraktım her şeyi olağan akışına,
Akıntıya karşı kürek çekmekten yorulduğumdan beri ,
bu böyle,
Bir gün korkmaktan usandığımda belki,
Saçlarıma beyaz düşmeden önce,
Sadece kendi sorularıma cevap aradığımda,
Kendime karşı dürüst olmayı öğrendiğimde,
Bütün düğümler çözülecek,
Bu karmaşa,
bir gün son bulacak….




1 Aralık 2013 Pazar

umudun kapısı




Ortası olmayan bir defter gibi kolay dağılıyor,
dağıtıyor beni rüzgara kapılan kağıt gibi
yaprakları kopmaya hazır bir papatya,
son çare yapışıyor umutsuzca parmaklara
sona geldin artık
üzgünce söylenen'sevmiyor'
kopan yapraklarla kaybolan aşkın tozları
her yanı sarıyor aniden
beyazla örtüyor üzerini tüm gözlerin
şu saatten sonra kefeni andırıyor
sırıtıyor maskenin gözleri
açmak için kollarını güç toplayan
her bir adımda daha çok büyüyen
korkağa dönüşüyor..
kaçıyor çok uzaklara dahi
çıkmaz sokaklara...
işte o zaman kayboluyor....



30 Eylül 2013 Pazartesi

olmayanı özlemek




mutlu ediyor beni
olmayanı özlemek
bağlanmak bu  yalana

inanmak için görmek gerekmediği gibi
sevmek için neden aranmıyor

bırakıyor acının imkansız tarifi
kendini karanlığa

sarsıntıları önce kalpte başlıyor
yavaşça tüm vücuda yayılıyor
kayboluyor sonsuzda
harabe kalamıyor.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Ben yaşlandığımda...




sen de,
o da,
hepimiz,
yaşlanacağız,
bir zamanlar güvendiğimiz,
güzellikler,
sonbaharı anımsatacak,
hayat bir serüvendi,
zaman arkasından koşturan bir aşık,
ölümün sıcak nefesiyle,
buğulanırken pencerem,
yaslanır titrek eller,
bir kez daha,
tutunmak ister hayata,
o merdivenler,
tekrar çıkılmak ister,
ben yaşlandığımda ,
ölümde yaşlanır,
korkmuyorum ki ben...

9 Eylül 2013 Pazartesi

yeni dönem bunalımı...



Okulum haftaya başlıyor, mutlu muyum,tabi ki de hayır!
dersliğe girdiğimde şöyle bir bakıyorum,
tipler aynı suratlar aynı,
şu kız saçını farklı renge boyasa bari,şu çocuk bu tişörtü giymekten ne zaman vazgeçecek,
değişen yalnızca bir üst sınıfa geçmiş olmamız galiba
gülümse ve
bir  offf çek,,,
tükenmişlik sendromu bu,,,ha ha ha 
kız kardeşimle aynı üniversiteye gidiyoruz ama 
ondaki yeni okul dönemi heyecanının gramı ben de yok...
nedecez bir yıl daha katlanacaz artık...
yeni eğitim öğretim yılınız benim ki gibi olmasın
sevgiler =)

19 Ağustos 2013 Pazartesi

bizim köy




Bizim köyde eskiden bütün evler ahşapmış,
şimdi yalnızca dedemlerin evi ahşap, 
zaten insan kalmamış köyde...


şimdi hasat zamanı,
mısır bitkisi kesilip kışın hayvanlara yedirmek için kurutulur,
dört ayaklı yüksek kulübe nayla mısırlar buradan saklanır.


bu ev yakışıyor yeşile,eğer beton olsaydı itici durabilirdi.


 yeşile açılan bu pencereden bakmak huzur veriyor,


bu çepellerin iki yanına ip gerip voleybol maçı yapmışlığımız var,
topun otoyola düşmesi mümkün olmadığı için şanslıyız,
ama tarlaya girmemesi için de tembihliyiz...


takunyarın çıkardığı sese bayılıyorum 
anaannemin ayağın kırılacak çıkar şunları demesine aldırmam.
ahşap seccadede namaz kılmak oldukça zor...






15 Ağustos 2013 Perşembe

Bereketli hafta...



''Deliye her gün bayram'' artık bayatlamış bu espriden kurtulup hayırlısıyla bayramı atlatınca yine iş güç meseleri ve günlük hayat telaşeleriyle dolu bir haftaya adım attık.

Ramazan ayından çıkınca bir farklı hissettim sanki her zaman oruçluymuşuz gibi, gün içinde yemek yemek alışılmışın dışında bir şeymiş gibi, sonra çabuk alıştım bu duruma,

En sevdiğim yaz meyveleri incirin ve üzümün zamanı gelmiş,ben de şu aralar bu dal senin o dal benim ağaçların tepesinden inmez oldum,sömürdükçe sömürdüm.



Kapımızdaki kokulu siyah üzümlere çevreden üşüşen yaban arıları şu sıralar pek canımızı sıkmaya başladı,bir ara parmağımı rehin aldı üstüne bir de o sivri mi sivri iğnesiyle damga bastı, parmağım davul gibi oldu üzerine buz koydum ama o ne acı öyle! resmen kalbim parmağımda attı.


üzüm seyvanı kapı dibinde kamelya görevi görmesi açısından iyi güzel ama tam olgunlaştıkları zamanda arıdan geçilmiyor ayrıca haylaz misafir çocukları yedikleri üzüm çöplerini etrafa saçınca temizlemek bayağı zahmetli.

.
Aşırı sıcaklar fındıkların düşmanı,cümbür cemaat köyün yolunu tuttuk,çok fena azmedip bir çuval fındık toplayasım vardı ama hava aşırı sıcak, yine de biraz toplayabildik annemin baklavalarına yeter sanırım.


şimdi sıra bu fındıkları yeşil kabuğundan ayırıp saklamaya geldi.











11 Ağustos 2013 Pazar

Annemin çiçekleri


Annem o kadar işin gücün arasında çiçeklerini ihmal etmez,
hele yaz kuraklıkları bitkilerin düşmanı,
 annemde tek tek kovayla su taşıyıp cannım çiçeklerini kurutmamak için büyük özen gösterir,
zahmeti hep analar çeker,
bize de bu güzellikleri fotoğraflamak düşer...

fotoğraflardan yararlanmak isterseniz,
yorum kısmına belirtip bilgisayarınıza indirebilirsiniz.



















8 Ağustos 2013 Perşembe

Ramazan Bayramınız mübarek olsun...



Ramazan ayı da bitti,
 İnşaAllah hakkıyla ağarlayabilmişizdir,
bereketinden yararlanabilmiş,
günahlarımızdan bağışlanmıştır,
 gönlümüz bir nebze olsun ferahlamıştır.
Bundan sonra Ramazanın bereketini devam ettirme hususunda kendimize söz verebilmişizdir.
'Nerde o eski ramazanlar' diyen nene ve dedeleri seneye kadar özleyeceğim.

Ramazan bitti diye üzülüyorum ama önümüzde yine bir bayram kurban bayramı olduğu için de mutluyum.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun dostlar.

7 Ağustos 2013 Çarşamba

battı balık yan gider






Sanırım balıkçığımla vedalaşıyoruz,bugün üzerinde hayra alamet olmayan bir durgunluk var,
yorgun ve üzgün bakıyor
akvaryumdaki diğer iki balığın arasından aldım,
başka bir kavanoza koydum,
galiba yem büyük geldiğinden aç kaldı,
yani öyle tahmin ediyorum,
ama yemi küçük parçalara bölüp tekrar verdiğimde yine de yanaşmadı.



bildiğin yan yattı




yemlerde böyle



yalnızlığın rengi yeşil olsun...





papatya yapraklarımı yoluyor tek tek,
her bir parçamı dağıtıyor rüzgar,
çıkmaz sokaklara...




anlamsız düşünceler ağırlaştırırken vücudumu,
bilincimi kaybedip yalpalıyorum,
umudumu kaybettiğim o anda,
yapraktan daha hafif bir el ,
okşuyor yüreğimi,
adeta su serpiyor...






bir tek taşlar misafir ediyor beni,
soğuk,
içime işliyor 
yüreğimin yamacına tırmanıyor,
gücümün son damlasını da emdiğinde,
yalnızlığa terk ediyor..



Asil bir ölüm bekliyor,
yalnızlığın tarlasına,
ekin ekenleri,,,,


4 Ağustos 2013 Pazar

sen koleksiyon yapar mısın?


Genelde zarf pulu koleksiyonları olanları duymuşuzdur,
neden bir şeyleri biriktirdiğimiz ve bunu sevdiğimiz konusunda pek fikrim yok,
Bende çayırda bayırda bulduğum terk edilmiş fosilleri biriktiriyorum şu aralar,
şu anda çok fazla fosil elimde yok,
geçen gün yılan derisi bulmuştum, o gün yanımda eldivenim olmadığı için sonra alırım dedim öyle kaldı,sonra bir baktım
yok olmuş,
böyle ilginç bir şeyim ben galiba,nesli tükenmekte olan tarzda,,,=)

namı diğer sümüklü böcek (salyangoz),tospağa (kaplumbağa),kabukları ve ölmüş kelebekler elimden kurtulamaz,buradan cani olduğumu sanmayın,ben sadece canını teslim etmiş olanları alıyorum.

ya bir de kelebeğim vardı ama kayboldu
kelebek saklamak çok zor kanatlarındaki tozlar hep dökülüyor.


yeşil böcükümü bir ayrı seviyorum ya ben...





tospacığımı daha bir ayrı ,,, seviyorum






2 Ağustos 2013 Cuma

sizin çok kez okuduğunuz kitabınız var mı ?


Bayağı bir ilgilenmemiştim kitaplarımla,
toz tutmuştu üstleri hep,
üfledim, ''tozzz olun'' dedim
her telden yazar var galiba,

Bir de okumadığım kitaplar varmış daha
Yorgun savaşçı mesela
lise 2 de kitap okuma yarışmasından kazanmıştım.
o zamanlar beğenmemiştim .
bir iki sayfa okuyup bırakmıştım,
bir deneyeceğim yeniden
listem kabardı,

benim en sevdiğim roman klasiklerden 
'Vadideki Zambak'
görünmüyor o sanırım arka taraflarda,
eve geldiğimde 
Vadideki Zambak'ı
 işe yaramazın teki atmış
kapının önündeki ağacın altında buldum 
öyle fütursuzca atılmış bir halde,
zaar okumak için almış herhal (oğlan kardeşim)
kötü davranmış,bildiğiniz...

hiç bir kitabı ikinci defa okumam
ama onu kaç defa okudum saymadım.

sizin defalarca okuduğunuz kitabınız var mı ?
Bu kitaplar arasındakilerden hangileri sizin kitaplığınızı süslüyor?



Benim hazinemden karaler

Hazinemden kareler


HAYIRLI CUMALAR

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Hangisi olsun siz söyleyin?


Header değiştiğinde yenilendiğimi hissediyorum,bilgisayar için F5 neyse headerlarda benim için o.
 güzel headerlar olunca dayanamayıp değiştiriyorum, değiştiriyorum ve ....

 Sayfalar Dolusu bloggerının sahibi sevgili Hacer,

yetenekli kız gerçekten,ayrıca çok hoş bir bloğa sahip,

Sayfam için yeni headerlar yapmış
bunlar çok güzell
kararsız kaldım ikisi arasında 
 bir de siz bakın bakalım
sizce hangisi olsun?







26 Temmuz 2013 Cuma

Onun okuduğu gibi...




Ben de tembelim bu konuda ,anlamadığım için çabuk sıkılıyorum,kendime çok kızıyorum bu nedenle hatim yapamıyorum,Kuran'ı Kerimden bahsediyorum.Genelde ramazan ayında hatim yapılır ben de hem Arapça'sını okuyup aynı zamanda okuduğum cüzün mealini de okuyacaktım,mealine devam ediyorum ama Arapça'sının devamı gelmedi 6 cüze kadar okudum kaldı öyle...

Arapça'sını da okumak neden bu kadar önemli peki?

Arapça'sını okumuş olduğumuz ayetler bizzat Allah tarafından gönderilmiş olan ifadelerdir.Bunlar insan sözü değildir.
Böylece biz Kuranı okurken Allah'ın kelamını tekrar etmiş oluyoruz.Ayrıca Peygamberimizi örnek alarak ayetleri bizzat onun telaffuz ettiği gibi okuruz.
Bu nedenle Kuran okuyan kişi Peygaberimizi bizzat taklit etmiş olur.
Peygamber efendimizi taklit edebileceğimiz ibadet sayısı azdır.
Namazımızı ne kadar ona benzetmeye çalışsak bile mutlaka bir yerlerde eksiklik farklılık oluşur,ama Kuran okumak böyle değildir.
Kuran peygamber efendimizin insanlığa okuduğu o duru haliyle önümüzdedir.Bu nedenle Kuran okumak hem onu(s.a.v) bire bir örnek almak hem de bu güzel sünneti devam ettirmektir.
Dünyanın neresine gidersek gidelim,insanlar Allah'ın kelamını onun kelimeleri üzerinden okur.Ümmet olarak  birlik korunur İslamın  temel değerlerine sahip çıkılmış olur.Bu nedenle Kuran tilaveti müslümanları ümmet yapan temel dinamiklerden biridir.Tıpkı ezan gibi...

Meal okumak da önemli ancak ben bu postumda Arapça'sını okumanın öneminden bahsetmek istedim.

Kuranı kerimi çokça okuyup anlamak ve amel etmek ümidiyle...

23 Temmuz 2013 Salı

Kavanozları değerlendir...


elimde değerlendirmem gereken kavanozlar vardı

ben de bir şeyler oluşturmaya çalıştım


Şeffaf kumaş ablamın artıklarından kalma, sehpa örtüsü yapmak için kare şeklinde kesilmişti,ben de kavanozun etrafına doladım ve bir iple bağladım,başka deyişle kavanoz gelinlik giydi daha biz giyemeden.=)

süslemelerde kullanmak için hazır olarak aldığımız, yeşil çiçeği de yapıştırınca,estetik görüntü elde ettik.





Kumaş kullanmadığım bir şaldan,kavanozun kapak kısmının olduğu bölümü güpürle kapatıyoruz,üzerine de yapma çiçeğimizi ekleyince,bir şeyler oluştu gibi..



18 Temmuz 2013 Perşembe

Bana Biraz Renk Ver ...

             

Acil hasta
Ameliyat masasında
.....



 ruhsuz zarfa estetik operasyonu

''başlayalım''

gerekli malzemeler

azim, sabır, yetenek(hehe)

kalem, hayallerimin iz düşümü,zihnimi okuyan rehber,,

bize neşter
sonra
gelsin
darbeler




Renklerin öz güveni var,

kitap okumak zihni açar

bi de limonata 
şaka şaka



Yeşil huzur verir,

başını gök yüzüne çevir,
bulutları fark et!

saklambaç oynarlar,
ip atlarlar,
dans ederler,
şarkı söyler
uçurtmalara rehberlik ederler,
sevinç çığlıklarıdır,kahkahalarıdır
gürültüleri 

her zaman maceraya hazır ol



operasyon başarılı gibi






mektubu zarfa yerleştir
beyaz güvercine yolluk hazırla
sözler uçmaya hazır




                     

akustik performanslar başka sevilir




15 Temmuz 2013 Pazartesi

ajandalarımızı süsleyip püsleyelim


Ajandaları çok sevdiğimi her hediye paketine ajanda sıkıştırmamdan farketmişsinizdir. Genelde şirketler veya kuruluşlar her sene ücretsiz dağıtır fakat cannım ajandayı çirkinleştiren reklamlarını eksik etmezler üzerinden.Bende diyorum gelin bu çirkinlikleri kapatalım üzerini güzel kumaşlar ve güpürlerle örtelim,tabi bunun için ekstra para harcamamıza gerek yok evdekileri değerlendirelim, o işe yaramaz diye düşünüp oradan oraya sürüklediğimiz kumaşların ajanda için nasıl bayramlık kıyafet dönüştüğünü görelim.



Kumaş, modası geçmiş hiç kullanmadığım etekten alındı.
Siyah güpür yine hiç kullanmadığım bir eteğin kenarından söktüm.


Bu ajandanın sadeliğine siyah güpür yetişti aynı zamanda şıklık kattı.



Bu ajandada ise annemin örgü iplerinden kullandım.





peki siz en çok hangisini beğendiniz?



14 Temmuz 2013 Pazar

Dönüş & Ayşe Kulin



Bu sene okuduğum en berbat en tatsız tussuz romandı.Basit konusu ve basit cümleleriyle bende hayal kırıklığı oluşturdu. Eş cinselliğin çok normal bir şeymiş gibi işlenmesi de ayrıca rahatsız ediciydi.Ayşe Kulin'in ilk okuduğum kitabı Veda idi ve yalnızca o romanın tadını aramıştım, Roman yazma amacıyla oluşturulmamış yazarın siyasi karın ağrısının gurultusu sinmiş diyaloglara,Romanın akışı kesilerek adeta ders verme amacı güdülmüş bu eskide kalmıştı sanırım  'Tanzimat dönemi' kadar uzakta...

12 Temmuz 2013 Cuma

"Bosna Sen Benim Annemsin"





Bosna Savaşı sırasında ben küçüktüm hafızamda sadece ismi vardı 
savaş kötüydü zalimdi
zarar gören masumlardı
ve annem dua eder ağlardı savaşın bitmesi için
Bosna savaşına tanık olmasam da savaşın tüyler ürperten hikayesini bizzat yaşamış olan Leyla'nın aynı isimle romanını okumak nasip oldu, Bir kez daha ülkemde savaş olmadığı için şükrettim,İnşaALLAH  gezi parkı olayları da son bulur bu ülke huzuru hak ediyor
bizi kaosa sürüklemek isteyenlere meydan vermeyelim.



                      




Anne... Anne, hala seni hayal ediyorum... Ablam... Abim... 
Her gece sizi düşünüyorum... 
Yoksunuz... Yoksunuz... Yoksunuz... 
Sizi arıyorum, sizi arıyorum... 
Nereye gidersem gideyim sizi görüyorum... 
Anne... Baba... Neden yoksunuz? 
Bosna Sen Benim Annemsin... 
Bosnam benim sana annem diyeceğim... 
Annem Bosna, ablam Srebrenica... Yalnız kalmayacağım... 
Bosna Sen Benim Annemsin... Annem Bosna, ablam Srebrenica...Yalnız kalmayacağım...

Bir mucize'dir

Mavi Kelebeğin Hikayesi


Bosna ve Kosova’daki katliamlarda öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yeri bilinmiyordu,
ki pek çoğunun halen de bilinmiyor. Söylenenlere göre toplu mezarların saklanmasında gösterilen itina pek az şeyde gösterilmiş.

Mezarlar hem derin kazılmış hem de üstü kapatıldıktan sonra çevrenin doğal bitki örtüsüne uygun olarak yeşillendirilmiş. Bugüne değin bu işlerle (toplu mezar bulma) ilgilenen insanların kullandıkları yöntemler (uydu resimleri vb) bu yüzden pek işe yaramamış.
Mevcut coğrafyanın belli bazı bölgelerinde kelebek nüfusunda ciddi bazı artışlar gözlemlenmiş.Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar bu bölgelerdeki bitki örtüsünde de tuhaf bir zenginleşme keşfetmişler.

Toplu mezarlara gömülen cesetler toprağa karıştıkça toprağın besleyiciliğini artırmışlar (mineral vb yönünden), ve bu da bölgede bulunan misk otu ya da yavşan otu olarak bildiğimiz bitkinin coşup fışkırmasına, ve bu da yalnızca bu bitki ile beslenen mavi kelebek nüfusunun artan besin miktarına paralel olarak artmasına sebep olmuş.


Bunun nasıl olduğunu anlamak için araştırma yaparlarken bu yerlerin altındaki cesetlere ulaşmışlar, araştırma derinleşmiş, ve toplu mezarlara ulaşmışlar. Olay basına yansıyınca yerel halk da araştırmaya katılmış ve öncelikli bölgeler belirlenip bu yolla pek çok toplu mezara ulaşılmış
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...