İstanbul'un fethinin yıl dönümündeyiz.Aslında tamamen tesadüf oldu şu sıralarda Beyazıt Akman'ın İstanbul'un fethini anlattığı Dünyanın ilk günü adlı kitabını okumaktayım.Her defasında Fatih Sultan Mehmet köprüsünden geçerken onun hatırası Rumeli Hisarı'nın o boğaza hakim heybetli yeniçeri görüntüsü beni etkilerdi,köprü boyunca gözümü kırpmadan izlerdim.Ama bir türlü gitmek nasip olmamıştı,bu hafta sonu arkadaşlarımla sınavlarımız başlamadan bu isteğimizi gerçekleştirmeye karar verdik.
Biletimizi aldık,zamanda yolculuğa başladık....
kitapta ilgimi çeken ve açıklığa kavuşan bir bölüm;
Ayasofya'nın mimarisinin cami gibi kubbe şeklinde yapılmış olması, oysa kubbe İslami bir yapıdır,hiç bir kilisede yada katedralde bu tarz bir mimariye rastlanmaz genelde sivri çatılıdırlar. Ayasofya bir hristiyan mabedi olduğuna göre neden diğerlerinden bu kadar farklı? Nedeni;Hepsinden önce yapılmıştır yani Hz Muhammed'den İslamdan önce,bunun ne önemi var;İslamiyetten önce hak peygamber İsa idi.Dolayısıyla onun asıl mesajı da henüz bozulmamıştı.Bu da o insanların aslında Müslüman olduğunu gösterir.
Fetih sahneleri tüm ayrıntılarıyla gözümde canlandı adeta,
Bu kitabın neden ödül almadığına üzüldüm açıkçası, hak etmeyenler nobel ödülü dahil alırken...
Hisardan bakış
kale burçlarına çıkan merdivenlerin basamakları öyle yüksekti ki düşmemek için dikkatli adım atmak gerekiyordu...
Bu da benden bir poz