Bloğunu severek takip ettiğim arkadaşım Fatih beni mimlemiş, konuya
bayıldım… küçükken oynadığımız oyunlar, yani ben de her çocuk gibi bilindik
şeyler oynardım, tabi herkesin anısı farklı olur.
Sabah horozlarla birlikte uyanırdık akşam ezanına kadar eve pek
uğramazdık. Annem hatırlatmasa öğünleri bile atlardık, Annem yemek vakti
geldiğinde bize seslenir, elindeki hayali kaşıkla yemek yeme işareti yapardı‘yemek
yiyoruz diye çığırmazdı’ komşular rahatsız olmasın diye. O vakte kadar
anlamazdım ne kadar acıktığımı , enerjiyi
tekrar depolar yallah oyuna…
Mahallenin bütün çocukları bizim kapının önünde toplanırdı saklambaç
oynamak için en uygun mekan bizim evin civarlarıydı, yine saklambaç oynuyoruz
beş altı yaşlarında falanım abim de bana yardım ediyor güya, evin altındaki çöp
bidonunun içine sakladı beni, herkes çıktı bir şekilde ortaya, beni
bulamıyorlar ben orda kıs kıs gülüyorum, bir yandan da gelen çişimi kovalamaya
çalışıyorum boyumda kısa çöp bidonunun içinden de çıkamıyorum, kendime eziyet
etmektense rahatlamayı seçtim saldım gitti…
Sonra mahallede bir bilyeli yarışları düzenlenirdi, bilyeli; arkada iki
büyük ve önde daha küçük rulmanlar koyulan dört tekerlekli, gövdesi tahtadan
oluşturulmuş yarış aracına denir. Yapım görevi imece usulü abimler başta olmak
üzere mahallenin oğlanlarına kalırdı, evin alt katındaki babamın bütün alet
edavatı etrafa saçılırdı…
En fazla evcilik oynamayı severdik ’kocacım hadi sen işe git’ hitapları falan,
oturma odasında süngerlerle ev yapar iki sandalye arasına ip gererek çamaşırlarımızı
asardık, annemin çamaşır asarken önce silkeleyip asışına hayrandım, bir gün
balkonda evcilik oynarken yine annem gibi çamaşır silkeleyeyim dedim kendimi
yerde buldum, şanslıydım talaşların üzerine düştüğümden herhangi bir şey
olmamıştı…
Tasolarla oynardık, elimdekini birikmiş taso yağınına çok sert çarparsam
kazanacağımı düşünürdüm böylece elimi yere çarpa çarpa kanartırdım.
Koşu yarışları düzenlerdik; Kısa boyuma rağmen yarışlarda bütün kızları
sollardım,bir gün Bahadır ve Kadir geldi hadi yarışalım, hadi bakalım ,,daha
yeni başlamışken geçilmiştim ,,, Geride kaldım artistik bir dönüş yapayım bari
dedim ki yüzükoyun yere yapıştım,,,
İp atlardık, ipimizi lastik tercih ederdik esnek olduğunda oynarken
bacaklarımızı acıtmazdı, annemin don lastiklerini aşırıp aşırıp okula
götürürdük,
Sonra Yakar top oynardık, hatta ilkokulda
sınıflar arasında yakar top yarışması yapılmıştı,havada yağmurluydu ,sona doğru
ortada bir tek ben kalmıştım,bir oraya
bir buraya zik zak dokumaktan öyle de bir yorulmuştum ki, nerdeyse pes edecektim şimdi pes etmek
olmaz dedim başım döne döne devam etim, hayatım da hiç bir şey için o kadar
azmetmemişimdir herhalde,sonra bizim sınıf galip olmuştu..ilkokulda beni en
mutlu eden anılarımdandır.
Aslında daha çok anlatacak oyun var ama ben yoruldum,
şimdilik anımsadıklarım bunlar, ayrıca teşekkür ederim bir vesileyle anılarımı
hatırladım. HAYAT BİZE GÜZELDİ BE !
ne oynardık ama ....
YanıtlaSilhem de ne ...
Silne güzel günlerdi çocukluk günleri...
YanıtlaSilhatırlamak bile güzel =)
SilHayat kaygısız ve güzeldi..akşam karardığında bile eve girmeyi istemezdik biz de :)
YanıtlaSil=)
SilSokaklarda oyun oynamış şanslı çocuklar olmak güzel :)
YanıtlaSilkesinlikle
SilGülce kim? sorusuna verdiğiniz açıklamaya bayıldım. Söylemeden geçemedim. Sevgiler
YanıtlaSilteşekkür ederim, çok mutlu oldum =) Ayrıca hoşgeldin
Silçok iyiymiş ya :)) bidona salma işi de baya komik. Sesli güldüm. Hangimizin küçükken böyle bir anısı yokki :)) Yakan top bizim okulda da olmuştu sınıflar arası, ilk topta yanmıştım. :))
YanıtlaSilBizler akşam ezanına kadar eve girmeyen, annemiz yemeğe çağırmasın diye aç karnına saatlerce sokakta oyun oynayan bir nesildik... Şimdi çocuklar için üzülüyorum... Hayatları internetten ve teknolojiden ibaret hale geldi ne yazık ki...
YanıtlaSilçok haklısın...
Sil